Louis Van Schoor: Siyahileri Avlayan Seri Katil

LouisVanSchoorSiyahileriAvlayanSeriKatil 20240812 211654 0000

Louis Van Schoor: Güney Afrika’nın Karanlık Geçmişinden Bir Portre

Güney Afrika’nın yakın tarihi, apartheid rejiminin gölgesinde şekillenen karmaşık ve çoğu zaman trajik hikayelerle doludur. Bu hikayelerden biri de bir zamanlar kahraman olarak görülen, ancak sonradan seri katil olarak anılan Louis Van Schoor‘a aittir. Van Schoor’un yaşamı ve eylemleri, ülkenin zorlu geçiş dönemini ve bu süreçte yaşanan toplumsal, ahlaki ve hukuki dönüşümü yansıtan bir ayna gibidir.


Apartheid Rejiminin Gölgesinde Bir Kariyer

1952 yılında dünyaya gelen Louis Van Schoor, apartheid rejiminin en katı dönemlerinde büyüdü. Henüz 16 yaşındayken, 1968’de polis teşkilatına katıldı. Bu erken yaşta başlayan kariyeri, Van Schoor’un dünya görüşünü ve değerlerini derinden etkiledi. Polis teşkilatında geçirdiği 12 yıl boyunca, o dönemin sert ve ayrımcı politikalarını içselleştirip uyguladı.

convicted south african murderer shot 9188532864045322178960810305

Apartheid rejimi, 1948-1994 yılları arasında süren ve tarihte ırkçılığı kanunlaştıran tek rejimdir. Bu dönemde, ülkede yaşayan beyazlar ve siyahiler arasında keskin bir ayrım vardı. Van Schoor, bu rejimin uygulamalarını meşrulaştıran bir figür haline geldi.


Özel Sektörde Artan Şiddet

Van Schoor’un özel sektörde çalışmaya başlamasıyla birlikte, adı giderek artan sayıda ölümcül olaya karışmaya başladı. Kendisi bu olayları “görev sırasında” ve “plansız” olarak nitelendirse de, zamanla bu açıklamalar ciddi şüphelerle karşılanmaya başladı.

Van Schoor, Güney Afrika’da birçok mağazanın ve marketin güvenlik sistemlerinden sorumluydu. O dönemki raporlara göre, yaklaşık %70’i onun elindeydi. Hizmet verdiği yerlere sessiz alarm kuruyordu. Böylece içeriye giren kişi alarmın çaldığını duymuyor ve haliyle durmaya devam ediyordu. Ancak Van Schoor alarmı duyabiliyordu.


Korkunç Bir Efsaneye Dönüşüm

Van Schoor’un yöntemleri zamanla daha da acımasızlaştı. BBC’ye verdiği röportaja göre, insanları kokusundan bulduğunu iddia ediyordu. Hırsızlık için içeriye giren birisinin yükselen adrenalinden dolayı bir koku yaydığını ve o kokuyu takip edebildiğini söylüyordu. Daha sonra silahla içeriye girip insanı öldürüyordu.

2691832

Van Schoor, apartheid rejiminin o karanlık dönemlerinde siyahileri bu şekilde “cezalandırıyordu”. Tabii sadece hırsızlık yapanları değil; onun sokaklarda olduğu dönemlerde insanlar kayboluyor ve geri gelmiyordu. Rejimin gücünü arkasına almasıyla sınırları iyice zorluyordu.

Sakallı lakaplı Van Schoor, sokaklarda adeta korkunç bir efsaneye dönüşmüştü. İnsanlar ondan korkuyor, adını fısıltıyla anıyordu.


Adaletin Pençesinde

1980’lerin sonuna gelindiğinde, Van Schoor hakkındaki iddialar artık göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşmıştı. 1989 yılında, Doğu Cape bölgesindeki çeşitli sivil toplum örgütleri, Van Schoor’un görev sırasında insanları yakın mesafeden ve orantısız güç kullanarak vurduğu iddialarını gündeme getirdi. Bu iddialar yalnızca münferit olaylar değil, sistematik bir şiddet örüntüsüne işaret ediyordu.

Aynı yıl içinde Van Schoor hakkında resmi bir soruşturma başlatıldı. Bu gelişme üzerine çevresindeki bazı kişiler işini bırakmasını önerdi, ancak Van Schoor tüm suçlamaları reddetti ve masum olduğunu iddia etti. Buna rağmen, 1989 yılında güvenlik şirketini sattı ve çiftçiliğe yöneldi. Bu ani kariyer değişikliği, muhtemelen yaklaşan yasal süreçten bir kaçış girişimiydi.


Yargılama Süreci ve Toplumsal Dönüşüm

1990’da apartheid karşıtı lider Nelson Mandela’nın hapisten çıkmasıyla bölgede rüzgar değişmeye başladı. Mandela, arkasında topladığı siyahilerle birlikte mevcut rejimi nefes aldırmaz hale getirdi. Bu sayede ırkçılıkla suç işleyen şahıslar artık dokunulmaz değillerdi.

Louis Van Schoor, 1991 yılında Doğu Londra Yüksek Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı. Suçlamalar ağır ve kapsamlıydı: 19 cinayet, 21 cinayete teşebbüs ve 3 saldırı. Toplamda 43 ayrı suçlamayla karşı karşıyaydı. Bu rakamlar, Van Schoor’un eylemlerinin münferit olaylar değil, sistematik ve büyük çaplı bir şiddet örüntüsü olduğunu gösteriyordu.

Mahkeme süreci, Güney Afrika’nın o dönemki karmaşık sosyal ve politik atmosferini yansıtıyordu. Van Schoor’un savunması, eylemlerinin görev sırasında gerçekleştiği ve suçla mücadele amacı taşıdığı yönündeydi. Ancak savcılık, bu eylemlerin ırkçı motivasyonlarla gerçekleştirildiğini ve orantısız güç kullanımı olduğunu iddia ediyordu.


Adalet Sisteminin İkilemi

Van Schoor’un davası, Güney Afrika’nın apartheid sonrası dönemde yüzleşmek zorunda kaldığı sorulardan birisiydi: Geçmişte kahraman olarak görülen figürler yeni dönemde nasıl değerlendirilmeli? Suç ve ceza kavramları, değişen toplumsal normlar ışığında nasıl yeniden tanımlanmalıydı?

Mahkeme süreci sonunda Van Schoor, toplamda 39 insanı öldürmesine rağmen, 7 cinayet ve iki cinayete teşebbüs suçundan hüküm giydi. Diğer 32 cinayet “nefsi müdafaa” olarak tanımlandı. Bu karar, Güney Afrika’nın adalet sisteminin karmaşık yapısını ve ülkenin geçiş dönemindeki zorlukları tamamıyla yansıtıyordu.

Van Schoor’a verilen ceza, eş zamanlı olarak 90 yıl hapis cezasıydı. Ancak bunu da tamamlamadan 2004 yılında şartlı tahliye ile serbest kaldı. Daha sonra bir kalp krizi geçirdi ve iki bacağını kaybetti.


Sistemin Yansıması: Bir Bireyin Ötesinde

Van Schoor’un hikayesi yalnızca bir bireyin suçları değil, aynı zamanda bir sistemin ve toplumun yansımasıydı. Apartheid rejimi altında yetişmiş, polis teşkilatında eğitim almış ve bu sistemin değerlerini içselleştirmiş bir figürdür. Ancak rejimin çöküşü ve ülkenin demokratikleşme sürecine girmesiyle birlikte, Van Schoor gibi figürler sorgulanmaya ve yargılanmaya başlandı.

Van Schoor’un savunmasında kullandığı argümanlar, dönemin zihniyetini yansıtıyordu. Kendisi, eylemlerinin ırkçılıkla ilgisi olmadığını, sadece suçla mücadele ettiğini iddia ediyordu. Ancak istatistikler ve tanık ifadeleri, kurbanların çoğunlukla siyahi vatandaşlardan olduğunu gösteriyordu. Bu durum, Van Schoor’un eylemlerinin arkasındaki ırkçı motivasyonları da açığa çıkarıyordu.


Hapishane Yılları ve Pişmanlık Eksikliği

Hapishane yılları Van Schoor için hiçbir şeyi değiştirmedi. Kendi ifadelerine göre hiçbir pişmanlık duymuyordu. Çünkü devlet, yaptığı her şeyi meşru bir zemine oturtmuştu. Polisler, onun işlediği suçlara ses çıkarmıyordu. Hatta bazı tanık ifadelerine göre, polisle birlikte öldürdüğü insanın yanında sohbet bile ediyorlardı.

800px louis van schoor in 2024 image sourced from bbc news6263424544532296415

Polisler, onun cinayetlerini raporlamıyordu. Bu yüzden aslında tam olarak kaç kişiyi öldürdüğü de tespit edilemiyor. Zaten kendisi de rakamın kaç olduğunu hatırlamıyor. Yıllar sonra sorulan sorulara, bir şey hissetmediğini söyleyerek cevap veriyordu. Kendisinin bir seri katil olmadığını iddia ediyordu. Her şeyi yasalara uygun olarak yapmıştı. Bu konuda da haklıydı; yasalar onun arkasındaydı.


Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun Rolü

Van Schoor’un davası, Güney Afrika’nın Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarıyla da paralellik gösteriyordu. Ülke geçmişiyle yüzleşirken, bireysel sorumluluk ve toplumsal uzlaşma arasında bir denge kurmaya çalışıyordu. Van Schoor gibi figürler, bu sürecin karmaşıklığını ve zorluğunu gözler önüne seriyordu.

Komisyon, Van Schoor gibi katillerin elinde ölen insanlar için ailelere tazminat verme kararı da almıştı. Ama birçok aile için bu tazminattan daha önemli bir şey vardı: babalarının, annelerinin ve hatta çocuklarının bir mezarı olmasıydı. Van Schoor’un elinde kaybolan insanların hepsi hala bulunamadı.


Güvenlik Sektörünün Dönüşümü

Luis Van Schoor’un hikayesi, aynı zamanda Güney Afrika’nın güvenlik sektörünün dönüşümünü de yansıtıyordu. Apartheid döneminde devlet güçleriyle iç içe geçmiş olan özel güvenlik sektörü, yeni dönemde nasıl düzenlenmeliydi? Van Schoor’un eylemleri, bu sektörün denetimsizliğini ve potansiyel tehlikelerini de ortaya koymuştu.


Medya ve Kamuoyu Tepkisi

Dava, medyanın ve kamuoyunun da yoğun ilgisini çekti. Bazıları onu hala bir kahraman olarak görmeye devam ederken, diğerleri onu bir seri katil olarak nitelendiriyordu. Bu hikaye, aynı zamanda ailevi bir trajediyi de içeriyordu. Kızı Sabrina’nın annesini öldürtmek için kiralık katil tutması, Van Schoor ailesinin karmaşık dinamiklerini ve şiddetin nesilden nesile aktarımını gözler önüne seriyordu.

van schoor0004628544244632822609

Aile Trajedisi

1998 yılında gerçekleşen bu aile trajedisi, Van Schoor’un hikayesine yeni bir boyut kattı. Kızı Sabrina, annesini öldürtmek için iki adam kiraladığında, Van Schoor hala hapisteydi. Bu olay, şiddetin ve suçun nasıl bir aile mirası haline gelebileceğini gösteren trajik bir örnekti. Sabrina da sonunda yargılanıp hüküm giydi ve babasıyla aynı hapishaneye gönderildi.


Toplumsal Değişim ve İkinci Şans

Van Schoor’un hapisten çıkışı, toplumun “ikinci şans” kavramını nasıl değerlendirdiğine dair bir test niteliğindeydi. Kendisi değiştiğini ve topluma faydalı olmak istediğini söylüyordu. Ancak geçmişin gölgesi her zaman üzerinde olacaktı. Toplumun bir kısmı ona ikinci bir şans vermeye hazırken, diğerleri geçmişteki eylemlerini asla affetmeyeceklerini belirtiyordu.


Güç ve Otoritenin Yozlaşması

Bu hikaye, aynı zamanda güç ve otorite kavramlarının nasıl yozlaşabileceğini de gösterir. Van Schoor’un polis teşkilatından edindiği yetkiyi ve daha sonra özel sektördeki pozisyonunu kötüye kullanması, sistematik sorunlara işaret eder. Bu yalnızca bir bireyin sapkınlığı değil, aynı zamanda bir sistemin başarısızlığıdır.


Irk İlişkilerinde Dönüm Noktası

Van Schoor vakası, Güney Afrika’nın ırk ilişkileri tarihinde önemli bir dönüm noktasını temsil eder. Apartheid döneminde siyahi vatandaşlara karşı işlenen suçlar çoğu zaman cezasız kalırken, Louis Van Schoor’un mahkumiyeti bu durumun değişmeye başladığının bir işaretiydi. Ancak bu değişim, toplumun her kesimi tarafından aynı şekilde karşılanmadı.

8110aed0 4527 11ef 9e1c 3b4a473456a62191865883213593648

Adalet ve Uzlaşma Arasında

Van Schoor vakası, adalet, sorumluluk, affetme ve uzlaşma gibi kavramların pratikte ne kadar zorlu olabileceğini gösterir. Aynı zamanda bir toplumun geçmişiyle yüzleşmesinin ve ileriye doğru adım atmasının da ne kadar zor ve sancılı bir süreç olduğunu ortaya koyar.


Son Yılları ve Ölümü

Louis Van Schoor, 25 Temmuz 2024’te hayatını kaybetti. Ölene kadar asla suçlu olduğunu kabul etmedi. O dönem apartheid rejiminin son bulmasıyla kendisinin bir günah keçisi olarak cezalandırıldığını iddia etti. Bu durum, Van Schoor’un ve onun gibi düşünenlerin, değişen toplumsal ve hukuki normlara adaptasyon sürecindeki zorluklarını göstermektedir.

37c991a0 4528 11ef 96a8 e710c6bfc866391642111051170014

Güney Afrika’nın Karmaşık Mirası

Van Schoor’un hikayesi, Güney Afrika’nın karmaşık tarihinin ve zorlu dönüşüm sürecinin bir mikrokozmosu gibidir. Bu vaka, adalet, sorumluluk, affetme ve uzlaşma gibi kavramların pratikte ne kadar zorlu olabileceğini gösterir. Aynı zamanda bir toplumun geçmişiyle yüzleşmesinin ve ileriye doğru adım atmasının da ne kadar zor ve sancılı bir süreç olduğunu ortaya koyar.

Bu hikaye, bize geçmişin gölgesinden kurtulmanın, toplumsal yaraları iyileştirmenin ve gerçek bir dönüşüm yaşamanın ne kadar zorlu bir süreç olduğunu hatırlatır. Güney Afrika’nın bu deneyimi, benzer tarihsel travmalar yaşamış diğer toplumlar için de önemli dersler içermektedir.


Sıkça Sorulan Sorular

Louis Van Schoor kimdir?
Louis Van Schoor, Güney Afrika’nın apartheid döneminde polis memuru ve özel güvenlik görevlisi olarak çalışmış, daha sonra seri katil olarak yargılanmış bir figürdür.

Van Schoor kaç kişiyi öldürmekle suçlandı?
Van Schoor, 19 cinayet, 21 cinayete teşebbüs ve 3 saldırı olmak üzere toplam 43 suçlamayla yargılandı.

Van Schoor’un cezası ne oldu?
Mahkeme süreci sonunda Van Schoor, 7 cinayet ve iki cinayete teşebbüs suçundan hüküm giydi ve 90 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Van Schoor ne zaman serbest bırakıldı?
Van Schoor, 2004 yılında şartlı tahliye ile serbest bırakıldı.

Van Schoor’un davası neden önemlidir?
Bu dava, Güney Afrika’nın apartheid sonrası dönemde adalet sistemi, ırk ilişkileri ve toplumsal uzlaşma konularında yaşadığı zorlukları ve dönüşümü yansıtması açısından önemlidir.


Okusana.ORG sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın