İstanbul Sözleşmesi Kadın Haklarını Nasıl Koruyor? Detaylı İnceleme

hukumetin istanbul sozlesmesinden vazgecmesi bizim vazgectigimiz anlamina gelmiyor

İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanmış ve 45 ülke ile Avrupa Birliği tarafından imzalanmış, İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadele etme konusunda temel standartları belirleyen ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini ortaya koyan uluslararası bir insan hakları sözleşmesidir.

Sözleşme, Avrupa Konseyi tarafından desteklenmekte ve taraf devletleri hukuken bağlamaktadır. Sözleşmenin beş temel ilkesi şunlardır:

  • Kadına yönelik her türlü şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesi,
  • Şiddet mağdurlarının korunması,
  • Suçların kovuşturulması,
  • Suçluların cezalandırılması,
  • Kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi.

İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir. Tarafların sözleşme kapsamında vermiş oldukları taahhütler, bağımsız uzmanlar grubu GREVIO tarafından izlenmektedir.

İstanbul Sözleşmesi’nin Kapsamı ve Önemi

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetin tarihsel bir olgu olduğunu kabul eder ve şiddetin cinsiyet eşitsizliği ekseninde doğan güç ilişkilerinden kaynaklandığını vurgular. Bu dengesizlik, kadınlara yönelik ayrımcı davranışlara yol açmaktadır. Sözleşmede, toplumsal cinsiyetin toplum tarafından kurgulanmış davranış ve eylem durumu olarak nitelendirilmesiyle İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali olarak değerlendirir.

iCC87stanbulsC3B6zleC59Fmesiprotestosu2CkadC4B1kC3B6y3191265348189001413

İstanbul Sözleşmesi, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW) 19. önerisi ve Kadınlara Yönelik Her Türlü Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin BM Bildirgesi’nin tanımıyla benzerlik göstermekle birlikte, ruhsal şiddet ve ekonomik şiddet ibarelerini de ayrıca eklemiştir. İstanbul Sözleşmesi’nin bu konudaki önerisi, kadın ve erkek eşitliğini sağlamanın kadına yönelik şiddetin önüne geçeceği yönündedir. Sözleşme, taraf devletlere şiddeti önleme yükümlülüğü getirmektedir. Açıklayıcı metinde, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsel kimlik, yaş, sağlık ve engellilik durumu, medeni hâl, göçmen ve mültecilik gibi durumlarda ayrımcılık yapılmaması gerektiği vurgulanmaktadır.

İstanbul Sözleşmesi’nin İçeriği

İstanbul Sözleşmesi, 12 bölüme ayrılmış ve 80 maddeden oluşmaktadır. Sözleşme genel olarak önleme, koruma, yargılama/kovuşturma ve bütüncül politikalar/destek politikaları ilkelerini savunmaktadır.

Önleme

İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet, cinsiyet dengesizliği ve güç ilişkilerindeki mevcut duruma dayalı şiddetin mağdurlarından “kadına” ayrıca dikkat çekmekle beraber çocukların korunmasını da içermektedir. İstanbul Sözleşmesi‘nde kadın terimi sadece yetişkinleri değil 18 yaşından küçük kız çocuklarını da kapsamakta ve bu doğrultuda uygulanacak politikaların nasıl olacağını belirlemektedir. Şiddeti önleme İstanbul Sözleşmesi‘nin öncelikli vurgusudur. Bu doğrultuda taraf devletlerden kadınları toplumsal yapıda daha dezavantajlı duruma getiren her türlü düşünce, kültür ve politik uygulamaların sonlandırmasını beklemektedir.

İstanbul Sözleşmesi, taraf devletlerden kadınları toplumsal yapıda daha dezavantajlı duruma getiren her türlü düşünce, kültür ve politik uygulamaların sonlandırmasını beklemektedir. Bu kapsamda cinsiyet rolleri ekseninde şekillenmiş düşünce kalıplarının, kültür, töre, din, gelenek veya “sözde namus” gibi kavramların yaygın durumdaki şiddet hâline gerekçe olmasının önüne geçilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması, taraf devletin yükümlülüğü altındadır. Bu önleyici tedbirlerde referans noktası olarak asli insan hak ve özgürlüklerinin temel alınması gerektiği belirtilmektedir.

İstanbul Sözleşmesi, taraf devletlerden şiddet çeşitlerinin ve şiddetin kadın ve çocuklar üzerindeki etkisi hakkında halkın farkındalığını arttırıcı kampanya ve programları çeşitli kuruluşlar (örneğin STK ve kadın dernekleri gibi) ile işbirliğiyle yaygınlaştırıp uygulanması yükümlülüğünü getirmektedir.

Koruma ve Destek

İstanbul Sözleşmesi’nin koruma ve destek bölümü, mağdurların yaşadığı olumsuz durumların yinelenmemesi için alınacak önlemlere ve yaşanan mağduriyetler sonrasındaki destek hizmetlerinin gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Şiddet mağdurlarının korunması ve destek alabilmesi hususunda alınacak yasal tedbirler İstanbul Sözleşmesi‘nin IV. Bölümünde belirlenmiştir.

İstanbul Sözleşmesi, şiddet mağdurlarının korunması ve destek alabilmesi hususunda alınacak yasal tedbirler İstanbul Sözleşmesi‘nin IV. Bölümünde belirlenmiştir. İstanbul Sözleşmesi‘nde çerçevesi çizilen şiddete karşı taraf devletler mağdur ve tanıkları koruyup desteklemeliyken bu çerçevede yargı birimleri, savcılar, kolluk kuvvetleri, yerel yönetimler (valilik vb.) gibi devlet kurumlarıyla beraber STK ve ilgili diğer kuruluşlarla etkin ve etkili bir işbirliği tesis edilmelidir.

Yasal Tedbirler

İstanbul Sözleşmesi‘nde belirlenen esaslara ilişkin hukuki yol ve tedbirler V. Bölüm’de belirtilmiştir. Bu kapsamda taraf devletler mağdurun saldırgana karşı her türlü hukuki desteği alabilmesine olanak sağlamalıdır.

İstanbul Sözleşmesi, şiddet mağdurları için faillere karşı tazminat hakkını getirmektedir, taraf devletler bu hak için yasal tedbirleri almalıdırlar. Şiddetin yarattığı hasarı, fail ya da kamuya ait devlet sağlık ve sosyal sigortası (SGK vb.) karşılamıyorsa ve ciddi boyutta bedensel yaralanma veya ruhsal bozukluğun olması durumunda mağdura yeterli devlet tazminatı sağlanmalıdır.

Cinsel Şiddete Karşı Tedbirler

İstanbul Sözleşmesi, taciz, bunun muhtelif türleri ve psikolojik şiddet, fiziksel şiddet ve tecavüzün cezai karşılığının taraf devletlerce sorumluluğu İstanbul Sözleşmesi‘nde 33 ila 36. Maddeler arasında ve 40 ve 41. Maddelerde yer almaktadır.

Bütüncül Politikalar

İstanbul Sözleşmesi, tanımlayıp çerçevesini çizdiği şiddetin her çeşidine karşı taraf devletlerden yasal tedbir yükümlülüğünü getirmektedir. Şiddete karşı uzun vadeli ve etkin bir çözüm için daha kapsamlı ve koordineli bir devlet politikasının uygulanması izlencesi paylaşılmaktadır. Bu noktada alınması gereken “tedbirler” kapsamlı ve koordineli politikaların bir parçası olmalıdır.

İmzalanması ve Yürürlüğe Girmesi

İstanbul Sözleşmesi‘nin taslağı, 7 Nisan 2011’de Strazburg’da Avrupa Konseyi Bakan Yardımcıları’nın 1111. toplantısında kabul edildi. İstanbul Sözleşmesi, İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 11 Mayıs 2011 tarihindeki 121. toplantısında imzaya açıldı. İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılmış olması nedeniyle kısaca “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinmektedir ve 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Türkiye, 11 Mayıs 2011’de İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ve 24 Kasım 2011’de parlamentosunda onaylayan ilk ülke oldu. Onay belgesi 14 Mart 2012 tarihinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine iletildi. Temmuz 2020 itibarıyla 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmış, imzacı ülkelerin 34’ünde onaylanmıştır.

20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı cumhurbaşkanı kararı sonucunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karar verildi. İstanbul Sözleşmesi’nin 80. maddesi uyarınca taraflardan herhangi biri bu sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin feshi, konuya ilişkin bildirimin Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine ulaştırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir. Bu bağlamda Türkiye, 1 Temmuz 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi‘nden resmen çekilmiş oldu.

İzleme Komitesi

İstanbul Sözleşmesi‘nde belirtilen yükümlülükleri yerine getirilmesi GREVIO tarafından izlenmektedir. GREVIO, İstanbul Sözleşmesi‘nin 66. Maddesi’nce belirlenmiş bağımsız uzmanlar grubudur.

Tartışmalar

İstanbul Sözleşmesi hakkında Türkiye’de çeşitli tartışmalar yaşanmaktadır. İstanbul Sözleşmesi‘ne karşı çıkanların söylemlerinde bu sözleşme “dış güçler” tarafından “Türkiye’nin aile yapısının altını oymak amacıyla dışarıdan dayatıldığı” ima edilmiştir ve İstanbul Sözleşmesi‘nin imza ve onay sürecinin iyi yönetilmediği ve bu sürecin art düşünceli olduğu iddia edilmiştir.

İstanbul Sözleşmesi‘ni destekleyenler, karşıt olanları İstanbul Sözleşmesi‘ndeki maddeleri çarpıtarak kamuoyunu yanlış yönlendirerek manipüle etmekle suçlamaktadırlar. Avrupa Konseyi de Kasım 2018’de yayımladığı basın bildirisiyle “İstanbul Sözleşmesi‘nin açık bir şekilde belirtilmiş amacına” rağmen aşırı muhafazakâr ve dinî grupların çarpıtılmış anlatıları dillendirdiklerini belirtti.

Türkiye

Türkiye, İstanbul Sözleşmesi‘nin ilk imzacı devletlerinden olup 24 Kasım 2011’de Türkiye Büyük Millet Meclisinde 247 vekilden 246’sının kabul oyu, 1 vekilin çekimser oy vermesi ile İstanbul Sözleşmesi‘ni uygun bulan 6251 sayılı kanunu “onaylayarak”, parlamentosundan geçiren ilk ülke olmuştur.

Ağustos 2020’de İstanbul Sözleşmesi kamuoyunda ve siyasi gündemde genişçe yer almaya başladı. Bu tartışmaların olduğu dönemde Türkiye’de kadın cinayetlerinin artması, Emine Bulut ve Pınar Gültekin cinayetleri gibi çok sayıda toplumsal etkisi olan olaylar sonrasında “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” kampanyası yapıldı ve kitlesel protestolar düzenlendi.

20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye bakımından bozulmasına karar verildi. Türkiye tarafından Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği’ne 22 Mart 2021 tarihinde fesih bildirimi ulaşmış ve Genel Sekreterlik bu feshin 1 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe gireceğini duyurmuştur.

İlginç Bilgiler

  • İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Konseyi’nin kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele alanında hazırladığı en kapsamlı sözleşmedir.
  • İstanbul Sözleşmesi, dünyanın dört bir yanındaki kadınların haklarını savunan sivil toplum örgütleri tarafından desteklenmektedir.
  • İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için önemli bir araçtır.
  • İstanbul Sözleşmesi, dünyanın birçok ülkesinde kadın hakları savunucuları tarafından bir umut ışığı olarak görülüyor.
  • İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için uluslararası işbirliği ve ortak hareket etme çağrısı yapmaktadır.

Soru-Cevap

İstanbul Sözleşmesi nedir?

İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemeyi amaçlayan ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası bir sözleşmedir.

İstanbul Sözleşmesi’nin amacı nedir?

İstanbul Sözleşmesi’nin amacı, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve şiddetle mücadele alanında bütüncül politikaların hayata geçirilmesidir.

İstanbul Sözleşmesi neden önemlidir?

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali olarak tanıyan ve bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir. Sözleşme, devletleri şiddetle mücadele için aktif rol almaya zorlamaktadır.

Türkiye neden İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi?

Türkiye, İstanbul Sözleşmesi‘nden çekilme kararını, sözleşmenin Türkiye’nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manipüle edildiği gerekçesiyle açıkladı.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ne anlama geliyor?

İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, Türkiye’nin kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele konusunda yasal yükümlülüklerini yerine getirme konusunda daha az istekli olduğunu göstermektedir.

İstanbul Sözleşmesi’nin geleceği ne olacak?

İstanbul Sözleşmesi‘nin geleceği belirsizdir. Ancak, sözleşmenin feshi, kadın haklarının savunucuları için endişe verici bir gelişmedir.

Kaynaklar:


Okusana.ORG sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın