İran ve ABD Nasıl ve Neden Düşman Oldular?

GC3B6beklitepe27ninGizemiNedir OlaC49FanC3BCstC3BCYapC4B1nC4B1nSC4B1rrC4B1 20240806 103835 0000

İki Kutup Arasında Tarihsel Gerilim: İran ve ABD’nin Çalkantılı İlişkileri

Dünya siyasetinin en çetrefilli ve gergin ilişkilerinden biri, şüphesiz İran ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki münasebettir. Bir tarafta “Büyük Şeytan” olarak nitelendirilen ABD, diğer tarafta ise “kötülük üçgeninin bir parçası, kötülük yuvası” olarak görülen İran. Bu iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihsel seyri, uluslararası politikanın en ilgi çekici ve karmaşık örneklerinden birini oluşturuyor.

okusana216122190107029011
ABD Bayrağı ve Vatandaşı
okusana 20240806 103922 0000755069039077230563 1
Îran Bayrağı ve Vatandaşı

İkinci Dünya Savaşı öncesinde, İran-ABD ilişkileri nispeten sakin ve ekonomik işbirliği temelli bir yapıdaydı. Amerika, Orta Doğu’da henüz büyük bir oyuncu değilken, İran’a karşı genel olarak dostane ve destekleyici bir tutum sergiliyordu. Ancak İran’da petrolün keşfi, yabancı güçlerin ilgisini bu bölgeye çekmeye başladı ve ABD de bu ilgiden nasibini aldı.

Savaş Sonrası Dönem: Değişen Dengeler ve Artan Gerilim

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, ABD’nin dünya sahnesindeki rolü dramatik bir şekilde değişti. Truman Doktrini ile birlikte Amerika, küresel bir güç olarak ortaya çıktı ve komünizmin yayılmasını engellemeyi amaçlayan bir dış politika benimsedi. Bu bağlamda İran, Sovyetler Birliği’ne karşı stratejik bir müttefik olarak görülmeye başlandı.

1953 yılında gerçekleşen ve CIA’in desteklediği darbe, İran-ABD ilişkilerinde derin bir yara açtı. Muhammed Musaddık‘ın devrilmesi ve Şah’ın tekrar tahta çıkarılması, İranlıların hafızasında silinmez bir iz bıraktı. Bu olay, günümüzde hala İran’daki Amerikan karşıtı söylemin temel dayanak noktalarından biri olarak kullanılıyor.

İslam Devrimi: İlişkilerde Radikal Dönüşüm

1979 İslam Devrimi, İran-ABD ilişkilerinde tam anlamıyla bir milat oldu. Şah’ın devrilmesi ve yerine İslami bir rejimin gelmesi, iki ülke arasındaki bağları kopma noktasına getirdi. ABD Büyükelçiliği’nin işgali ve rehine krizi, ilişkilerin tamamen kesilmesine yol açtı ve bugüne kadar sürecek olan düşmanlığın temellerini attı.

Bu dönemde İran, ABD’yi “Büyük Şeytan” olarak nitelendirmeye başladı ve Amerikan karşıtlığı, yeni rejimin temel ideolojik dayanaklarından biri haline geldi. ABD ise İran’ı “haydut devlet” olarak görmeye ve uluslararası toplumu İran’a karşı harekete geçirmeye çalıştı.

okusana5528802287623813707
Nükleer

Nükleer Kriz: Gerilimin Yeni Boyutu

2000’li yılların başında ortaya çıkan İran’ın nükleer programı krizi, iki ülke arasındaki gerilimi yeni bir boyuta taşıdı. İran, nükleer programının barışçıl amaçlarla olduğunu iddia ederken, ABD ve müttefikleri bunun bir nükleer silah programı olduğundan şüpheleniyordu.

2015 yılında imzalanan Nükleer Anlaşma (JCPOA), kısa süreli bir yumuşama dönemi yaratsa da, 2018’de ABD’nin anlaşmadan çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koyması, ilişkileri tekrar gerginleştirdi. Bugün İran, nükleer silah üretimi için gerekli zenginleştirme seviyesine ulaşmış durumda ve bu durum, bölgesel ve küresel güvenlik açısından ciddi endişeler yaratıyor.

Trump Dönemi: Gerilimin Tırmanışı

Donald Trump’ın başkanlık dönemi, İran-ABD ilişkilerinde yeni bir dip noktayı temsil ediyor. Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilme kararı ve İran’a karşı “maksimum baskı” politikası, iki ülke arasındaki gerilimi had safhaya çıkardı.

Kasım Süleymani’nin öldürülmesi, bu dönemin en kritik olaylarından biriydi ve neredeyse iki ülkeyi savaşın eşiğine getirdi. İran’ın misilleme saldırıları ve ardından yaşanan Ukrayna yolcu uçağının düşürülmesi olayı, bölgedeki tansiyonu daha da yükseltti.

İran İç Siyasetine Etkiler

ABD ile yaşanan gerilimler, İran iç siyasetini de derinden etkiliyor. Reformist ve muhafazakâr kanatlar arasındaki mücadelede, ABD karşıtlığı önemli bir rol oynuyor. Son yıllarda, özellikle Anayasayı Koruyucular Konseyi‘nin reformist adayları elemesiyle, İran siyaseti daha da muhafazakâr bir çizgiye kaymış durumda.

Bu durum, İran halkının seçimlere olan ilgisini azaltıyor ve ülke içindeki muhalefeti bastırıyor. Aynı zamanda, ABD’ye karşı sert tutum, İran rejiminin iç sorunları örtbas etmek için kullandığı bir araç haline geliyor.

Türkiye’nin Rolü: İki Ateş Arasında Denge Politikası

Türkiye, İran-ABD geriliminde kendine özgü bir pozisyon alıyor. Bir yandan NATO üyesi ve ABD’nin müttefiki olan Türkiye, diğer yandan İran ile tarihi ve kültürel bağlara sahip. Bu durum, Türkiye’yi zaman zaman zor durumda bıraksa da, aynı zamanda arabulucu rolü oynamasına da olanak sağlıyor.

okusana4078597263009235992
Uzayda en ufak bir olay olsada bizi bulur zaten 😉

Zengezur Koridoru gibi bölgesel projeler, Türkiye-İran ilişkilerinde zaman zaman gerilimlere yol açsa da, iki ülke pragmatik bir şekilde işbirliğini sürdürmeye çalışıyor. Türkiye’nin bu dengeli politikası, bölgesel istikrar açısından kritik bir öneme sahip.

Sıkça Sorulan Sorular

İran’ın nükleer programı gerçekten barışçıl mı, yoksa silah üretmeyi mi amaçlıyor?
İran, nükleer programının tamamen barışçıl amaçlarla olduğunu iddia ediyor. Ancak uluslararası toplum, özellikle ABD ve İsrail, İran’ın gizli bir nükleer silah programı yürüttüğünden şüpheleniyor. Kesin bir cevap vermek zor, çünkü İran’ın tüm nükleer tesislerine tam erişim sağlanamıyor.

ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar ne kadar etkili?
ABD’nin yaptırımları, İran ekonomisini ciddi şekilde etkiledi. Petrol ihracatı düştü, enflasyon yükseldi ve halkın yaşam standartları geriledi. Ancak yaptırımlar, İran’ın nükleer programını tamamen durdurmayı başaramadı ve bazı analistler, yaptırımların İran rejimini daha da sertleştirdiğini savunuyor.

İran ve ABD arasında bir savaş çıkma ihtimali var mı?
Doğrudan bir savaş ihtimali düşük görünse de, iki ülke arasındaki gerilim her an tırmanma potansiyeline sahip. Özellikle Körfez bölgesindeki çatışmalar veya yanlış hesaplamalar, istenmeyen bir çatışmaya yol açabilir. Ancak her iki taraf da, doğrudan bir savaşın maliyetinin farkında ve genellikle vekalet savaşları veya siber saldırılar gibi dolaylı yöntemleri tercih ediyor.

Bu karmaşık ve gergin ilişki, Orta Doğu’nun geleceğini şekillendirmeye devam ediyor. İran ve ABD arasındaki diyalog ve müzakere kanallarının açık tutulması, bölgesel ve küresel barış için kritik önem taşıyor. Ancak yıllardır süren güvensizlik ve düşmanlık, bu iki ülkenin yakın gelecekte tam bir uzlaşmaya varmasını zorlaştırıyor.


Okusana.ORG sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın